Site icon Başlangıç Noktası

Hack the Corona: Sivil İnisiyatifler, Devletler ile Uluslararası Kuruluşların Çevik ve Yenilikçi Umut Aşıları

Umut uyanık insanın rüyasıdır.”  Aristoteles

Bilgi çağının ilk yıkıcı pandemisi ile karşı karşıyayız… Eş zamanlı olarak en yerelinden dünyanın uzak köşelerine kadar zor günlerden geçiyoruz. Afrikalı çocuk, İngiliz siyasetçi, Amerikalı ünlü, Türk profesör, Japon komedyen, İranlı doktor… Haliyle dertlerimiz de mücadelemiz de sınırları aşıyor. Yine de ne mutludur ki ülkemizde ve dünyada milyonlarca uyanık insan, sağlıklı hayaller görüyor.

18 Nisan gecesi; Dünya Sağlık Örgütü’nün Global Citizen inisiyatifi ile organize ettiği “One World: Together At Home” etkinliğinde dünya vatandaşı olduğumuzu hissetmek de 23 Nisan akşamı; genci yaşlısı balkonlarda İstiklal Marşı söylerken, Türk vatandaşı olduğumuzu bilmek de bizleri umutlandırdı.

23 Nisan Ulusal Egemenlik gününde, Türk Hava Yolları’nın Türkiye üzerinde çizdiği ay yıldız

Diğer taraftan, yenilik peşinde koşan hayalperestler de var. Yüreğimize su serpiyorlar. Kitleler kendi aralarında organize oluyor. Son haftalarda dünya çapında sürekli bir hackhaton haberleri okuyorum (takım halinde, 48-72 saatlik yoğun beyin fırtınaları eşliğinde yürütülen fikir ve prototip çalışmaları). Üç boyutlu yazıcılar ile hızlı üretimler başladı. Girişimciler -iyi anlamda- ayaklandı. Daha da umutlanıyorum. Lakin sizi bilmem de “kim, ne yapıyor” derken benim kafam epey karıştı.

Hafta sonu sokağa çıkmayıp bu konuyu bir araştırayım da stresim azalsın dedim. Önce dünyadan örneklerle sonra da Türkiye’deki durumu paylaşarak bir değerlendirme yapmak isterim.

Öncelikle bir konuya netlik kazandırmak lazım. Kriz yönetimi döneminde alınan aksiyonlar ikiye ayrılıyor:

Devletler; kamu düzenini sağlayan, yetkilendirilmiş en büyük otoritedir. Dolayısıyla hem 1. hem de 2. grup faaliyetlerde bulunması beklenmekte. Hepimiz çözüme odaklanıyoruz ama 1. gruptaki tedbirlerin kamu yönetimine getirdiği iş yükü ve önemi oldukça yüksektir. Her iki grupta da çeviklik ve dijitalleşmenin ayrı ayrı önemi söz konusu. Burada 2. grup faaliyetlere yoğunlaştım. Çünkü yenilik (innovation) çözüm arayışımızda çok daha ön planda. Umudu bu aksiyonlar nispetinde yeşertiyoruz.

Özünde üç farklı açılım söz konusu:

Bu yapılar arasında da bir sürü paydaş ilişkisi mevcut. Unutulmaması gerekir ki küresel etkilerin söz konusu olduğu bir dönemdeyiz. Aşağıda, bu aksiyonları örneklemeye çalıştım.

Girişimcilik ekosisteminin öncülük ettiği faaliyetlerde genel olarak hackathonlar yapılmakta. Kimisi ülke ölçeğinde iken küresel çağrılar da söz konusu. Burada ön plana çıkan kavramlar: gönüllülük, açık kaynak, prototip.  

Kaynak: https://theglobalhack.com/

Genel durumu görmek için şu listelere bakabilirsiniz:

 

Ülke düzeyinde faaliyetler ise araştırma ve geliştirme faaliyetlerini kanalize etme, hackathon, farkındalık platformları oluşturma, dijital uygulamalar, ekosistemi güçlendirme gibi bir yelpazede yer almaktadır. Ön plana çıkan kavramlar: toplumsal dayanışma, kamu düzeni, umut. Bazı örnekler;

Kaynak: https://evdeqal.az/

Ayrıca:

 

Uluslararası kuruluşlar merkezli aksiyonlar ise sivil inisiyatiflerin harekete geçirilmesi, Ar-Ge destekleri, toplumsal bilgilendirme, hackathon, ülke mücadeleleri arasında köprü kurma, küresel farkındalık oluşturma gibi geniş bir yelpazeye yayılmaktadır. Ön plana çıkan kavramlar: farkındalık, iş birliği, kolektif müdahale. Bazı örnekler;

Kaynak: https://africavsvirus.com/

Ayrıca:

 

Peki Türkiye’de neler oluyor?

Ayrıca;

Hemen aynı günlerde resmi organlardan da hibe, destek, sponsorluk konuları gündeme geldi. Bu konuda epey atak davranıldığını gözlemliyorum. Ayrıca sadece Covid-19 ile mücadele kapsamında geliştirilen dijital uygulamalar da mevcut.

Kaynak: https://covid19.tubitak.gov.tr/

Ayrıca;

 

Genel bir değerlendirme yapacak olursam;

Yeniliği çevik olarak gerçekleştirmek, başta girişim ekosistemi olmak üzere tüm tarafların en büyük motivasyonu olmuş durumda. Mart ayından günümüze, hackathon vb. etkinlikler çok popüler oldu. Güzel de oldu. Yine de bu organizasyonların en önemli fonksiyonu, topluma ve gençlere umut aşılamak. Biz de varız demelerine fırsat tanımak. Diğer taraftan, içinde bulunduğumuz kriz döneminde, ülkeler, girişimcilik mekanizmalarının olgunluğu kadar artı değer yaratabilir. Yeniliği kovalarken mevcudun doğru aktörleri ve ağlarını da muhafaza edebilmektir asıl zor olan. Yeni nesil dijital teknolojiler ve hizmetler ön planda olsa da biyomedikal ekipmanlar, aşı üretimi, test kiti vb. dijital teknolojilerden dolaylı olarak yararlanan alanlar, salgınla mücadelede kritik öneme sahip. En başta tanımladığım pandemi dönemi 1. ve 2. grup aksiyonları arasında girişimcilik ekosistemi için doğru dengeyi yakalamak elzem. Umudu yeşertirken ocakları söndürmemeliyiz. Aksi taktirde hevesler ve birçok girişim bu ekonomik çalkantıda sabun köpüğü gibi sönümlenecek…

Son 10 yıldır dijitalleşme, yenilik ve çeviklik konuları çok önem kazanmıştı. Ancak fark ettiğim bir husus var: Bu başlıklarda belirli bir pratiğe ve kültüre sahip olan ülkeler çok daha sistematik gidiyorlar. Türkiye olarak gayet çeviğiz ve uyum kabiliyetimiz yüksek maşallah. Kamu kurumları, STK, akademi, özel sektör… Hızlı aksiyon alınıyor. Gözlemlediğim sıkıntı daha ziyade dijital ve yenilik kültürünün ülkemizde henüz yeterince gelişmemiş olması. Bizde bu işler, maalesef arzu ettiğimiz kadar tüm kesimlerin katılımıyla, “açık yenilik” kültürü ile de gitmiyor. Hem Türkiye’de hem de dünyada girişimcilik ekosistemi, kolektif zekâ, kamu yararı, iş sürekliliği/elastikiyet, Ür-Ge, veri-esaslı politikalar ve kamu sektörü yeniliği bence bu dönemin yükselen kavramları. Diğer yandan, dijital devlet alanında daha yetkin ülkelerin, krizi daha iyi yönettiğine dair emarelerim artıyor. Tersi örnekler de var. Bunu ayrıca irdeleyeceğim.

Devletlerin, sivil inisiyatifler ve uluslararası kuruluşlara göre çok daha yoğun bir gündemi var. Hükümetlerin, ulusal bir orkestra şefi gibi, krizi yönetme ve aksiyon alabilme becerisi diğer yapılardan alınabilecek faydayı da belirliyor. Mesela, İngiltere ve ABD’nin çok güçlü girişim ekosistemleri ve uluslararası kuruluşlar ile güçlü bağları var ama pandemi krizini yönetmede pek de başarılı oldukları söylenmiyor. Türkiye’nin, süreci görece iyi ya da kötü yönettiğine dair yurtdışı kaynaklı birçok değerlendirme okuyoruz. Eldeki veriler ve derlediğim bilgiler ışığında, hatalara rağmen, başarılı bir süreç takip edildiğini düşünüyorum. Ancak, özellikle yeniliklerimiz ve çevikliğimiz konusunda daha iyi bilgilendirme yapmak gerekiyor. Algıyı sandığımız kadar iyi yönetemiyoruz.

Hükümetler, kriz yönetiminin doğal koordinatörü. Bu vasıfla, normale dönme arzusundaki halka, umut aşılamak da zorunda. Ancak, bu aşının tutması için girişimcilik ekosistemimizin de zinde olması elzem. Tüm aktörler büyük özveriyle buradayız diyorlar. Bu günlerden daha güçlü bir yenilik kültürü ve dijital farkındalık ile çıkacağız. Haliyle, bu zorlu günlerde kamu yönetiminden daha çok şey bekleyeceğiz ama her şeyi de devletten beklemeyeceğiz.

Son olarak;

Her şey sende başlar, sende biter. Yeter ki yürekli ol, tükenme, tüketme, tükettirme içindeki yaşama sevgisini. Hep hatırla: Çaresizseniz, Çare “sizsinizBehçet Necatigil

Exit mobile version